"N" Ön Harfli Felsefe Terimleri Sözlüğü

NEDEN: Bir olayı meydana getiren etken.

Neden kavramını ilk olarak öznel nedenler ve nesnel nedenler olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Nesnel nedenler, insanın bilinç ve iradesinden bağımsız olarak etken olan nedenlerdir. Örneğin yoksul bir köylünün bilgisiz kalmasının nedeni böylesine nesneldir, onun bilinç ve iradesinin dışındaki yaşam koşullarından doğmaktadır. Öznel nedenlerse nesnel nedenlerin insan bilincindeki yansımasına dayanan insansal faaliyetlerdir. Örneğin bireyin şu ya da bu siyasayı izlemesinin nedeni böylesine özneldir,onun bilinç ve iradesine bağlıdır. İkinci olarak temel nedenler ile temel olmayan nedenler diye ikiye ayrılabilir.bir etkinin zorunlu ve öznel niteliklerini temel nedenler rastlantısal niteliklerini temel olmayan nitelikler gerçekleştirebilirler. Örneğin bir uçağın uçuşundan da temel neden uçağın motorudur, temel olmayan neden pervanelerdeki bir bozukluktur. Üçüncü olarak ise dış nedenler ve iç nedenlerdir. Bir nesne ya da olaya başka neden ve olaylarca yapılan etkiler dış nedenler bir nesne ya da olayın geliştirici iç çelişkileri iç nedenlerdir. Örneğin ısı bir yumurtanın civcivleşmesi için dış neden, tohumsa, iç nedendir. Dış ve iç nedenler birbirleriyle bağımlıdır. Birinin etkileyebilmesi öbürünün varlığına bağlıdır ve biri öbürüne dönüşebilir.
Nesnel İdealizm: İnsandan bağımsız saltık bir düşüncenin ya da ruhsal ilkenin varlığını ve önceliğini ileri süren idealizm anlayışı. Nesnel idealizm nesnel gerçekliği bireysel bilinçten üstün olarak tasarımladıkları genel bir bilince, indirger. Bu anlamıyla varlığın kaynağını insansal ruha indirgeyen ve maddeyi düşüncenin ürünü sayan nesnel idealizmin karşılığında kullanılır.

Nesnel idealizmin savunucuları sonlu dünyayı tek gerçek olan zihnin bir yansıması sayarlar, gelip geçici olan sınırlı varlık, bağımlı olduğu sonsuz ve sınırsız bir varlığı gerekli kılar. Hakikat, dış düşünceler ve dış gerçeklikler arasında bir bağlantı değil yalnızca düşünceler arasında bir uyum ilişkisidir.

Nesnel idealizm; dinsel nitelikli öğretilerden daha soyut bir görünüşe bürünür, gerçek dışı ve bilim dışı olmakla beraber, açıkça tanrılık varsayımın dile getirmeden evrenin temelinde ruhsal bir özün evrenden önceliğini ileri süren metafizik bir anlayıştır.
Nicelik: Nesnenin ölçme konusu olan yanı...Nicelikle nitelik bağımlıdırlar, birbirlerine dönüşürler, ayrıştırılamazlar. Sadece nicel ya da sadece nitel olan hiçbir şey yoktur. Soyut kavramlar bile bu bağlantıdan koparılamazlar.

Her nesne ve olay, belli bir nitelik ile belli bir niceliğin birleşimidir.Bu birleşimin bozulması o nesne ya da olayı başka bir olaya ya da nesneye dönüştürür. Bir şeyin neyse öyle kalması için niteliksel yanının niceliksel yanıyla belli bir oranda birleşmiş, dengeye girmiş olması gerekir. Denge bozulursa o nesne başka bir nesne olur. Fakat bir nesnenin nitelik değiştirmesi için az da olsa bir nicelik değişimi gereklidir. “Nicelik değişimi olmaksızın nitelik değişmesi mümkün değildir.”Nicelikle niteliğin bağımlı birliğinde temel olan niteliktir, çünkü bir nesne ya da olayın az ya da çok sürekli bir biçimi vardır ve niceliksel olarak değişirken bu niteliksel varlık biçimini belli bir sınıra kadar sürdürür. Niteliğin değişmesi için niceliğin değişmesi zorunludur. , ama her nicelik değişimi nitelik değişimini gerektirmez. Örneğin 1-99 ısı dereceleri arasında su niteliğinde olan iki hidrojenle, bir oksijen, 0 derecede buz niteliğinde ve 100 derecede de gaz niteliğindedir. Her nitelik değişimi yeni nicelik değişimlerine yol açar.

NİHİLİZM: Nihilizm siyasal açıdan her türlü siyasal düzeni yadsıyan görüşleri dile getirdiği gibi törebilimsel açıdan her türlü törebilim kurallarını ve değerlerini yadsıyan görüşleri ve bilgi bilimsel açıdan her türlü bilgiyi ve bilgilenme olanağını yadsıyan görüşleri dile getirir.

Nihilizm temelde estatizmin bütün biçimlerini yadsır, yararcılığı ve bilimsel usçuluğu savunur. Toplumsal bilimleri ve klasik felsefe sistemlerini bütünüyle reddeder. Yalın olgucu ve maddeci bir tutumla yerleşik toplumsal düzene baş kaldırmayı temsil eder, devlet, kilise, ya da aile otoritesine karşı çıkar. Yalnızca bilimsel doğruları temel alır, ancak bilimin toplumsal sorunlarının üstesinden gelebileceğini ve bütün kötülüklerin cehaletten kaynaklandığını kabul eder.

Nihilist düşünce Ludwig Feverbach, Charles Darwin, Henry Buckle ve Herbert Spencer gibi düşünürlerin etkisinde kalmıştır. İnsanın beden ve ruhtan oluşan dualist bir yapısı olduğunu reddettiği için kilisenin şiddetli tepkisine yol açmıştır.

NİTELİK: Nesnenin algılama konusu olan yanı “Nitelikler” nesne ve algıları neyseler o yapar, başka nesnelerden ve olaylardan ayırır, onları sınırsızca ve sonsuzca çeşitlendirir. Her nesnenin niteliksel yanı yanında niceliksel tarafı da vardır. Bu iki unsur birbirine bağlıdır. Bir nesnenin sadece nicel ya da nitel yani olamaz. İkisi birbirine bağlıdır.

Nicelik özdeş olan nesne ve olaylar arasında, nitelik ise özdeş olmayan nesne ve olaylar arasında söz konusudur.

Felsefe nitelik kavramı konuşma dilindeki gibi bir anlam taşımaz. Felsefede nitelik kavramı; yokluğu o nesne ya da olayı neyse o olmaktan çıkaracak olan, nesne yada olayın bütünsel öz yapısını dile getirir. Nicelik değişikliği bir nesne ya da olayı belli bir sınıra kadar kendisi olmaktan çıkarmaz. Bir elma dilimlere bölünse de yine elmadır. Ama niteliksel değişme bir nesne ya da olayı kendisi olmaktan çıkarır. Bir elmayı yüksek derecede kaynatıp eritilirse elma olmaktan çıkar. Niceliksel değişme belli bir sınırda niteliksel değişmeyi gerektirir.

NOMİNALİZM: Genel kavramları gerçek saymayıp birer addan ibaret bulan öğreti... Nominalizme göre genel kavramlar(tümeller), bir takım seslerden başka bir şey değildirler, bunlar insanların düşünce biçimlerine yakıştırdıkları birer addır ve hiçbir gerçeklikleri yoktur.

XI. yy da Compregne papazı Rascelin tarafından ortaya atılan bu düşünce kiliseyi büyük bir ölçüde etkiledi. Çünkü bütün dinler temel kavramlar üzerine kuruluydu ve bu düşünce böylece dini gerçek saymıyordu. Bu yüzden orta çağ boyunca nominalizmi savunan kişiler ve buna karşın genel kavramlarının gerçek olduğunu savunan “gerçekçiler”arasında kavgalar, tartışmalar olmuştur.

Platoncu ve Aristotelesçi gerçekçiliğin bağnaz dinsel inançlarla bir arada düşünüldüğü orta çağda nominalizm dinsel sapkınlık olarak nitelendirildi. Ama dinsel sonuçlar bir yana, nominalizm, Platoncu gerçekçiliği düşünmenin ve genel terimler kullanarak konuşmanın ön gerçeği olduğu savını reddeder. Öte yandan Aristotelesçi gerçeklik kabul edilmiyor gibi görünse de Thomas Hobbes gibi ılımlı düşünürler tikeller arasında bazı benzerlikler olabileceğini ve bunları tanıtlamak için genel bir sözcüğün kullanılacağını yoksa konuşma ve düşünmenin olanaksız olduğunu ileri sürerler

Adcılık her ne kadar düşünmeyi ve konuşmayı zihinsel imgeler ya da dinsel terimler gibi simgelerle açıklıyorsa da düşüncenin simgelerin doğru kullanımının ötesinde kalan yanı adcılığı bir tür kavramcılığa yöneltir. Bu nedenle kavramcılık arasındaki fark açık seçik belli olmaz.