|
|
||||
|
||||||||||||
Doğrusunu söylemek gerekirse felsefeyi seçmem bilinçli olmadı. Önceleri sosyoloji bölümünü düşünürken felsefenin daha kapsamlı bir alan olduğunu düşünerek felsefeyi tercih ettim. On altı yaşında bir lise son sınıf öğrencisinin içerisinde bulunduğu ruh haliyle yapılmış bir tercihtir.
Felsefeyle iç içe geçen yirmi yılın ardından, felsefe beni daha sağlıklı düşünmeye, sorgulamaya, daha sabırlı olmaya, eleştirel bir bakış açısına sevketti. İnsanın olgunlaşması ve felsefenin dinamikleri bir araya geldiğinde bu değişikliklerin meydana geldiğini düşünüyorum. Bu değişikler insanın özünde olan değişiklikler değil, daha çok hayata ve problemlere bakışımı değiştiren niteliktedir. Kısacası pozitif etkilerini göz ardı etmek mümkün değildir.
Bu soruya tüm felsefe öğrencileri açısından bakmak gerektiğini düşünüyorum. Dürüst davranmak gerekirse öğrencilerin yeterli donanıma sahip olduğunu söyleyemem. Bunun yanında gerçekten bu alanda yeterli birikim ve ilgiye sahip öğrenciler de var. Ve bu durumun eğitim seviyesinin yükselmesiyle daha iyi noktalara geleceğini düşünüyorum. Felsefe bölümlerinde Fen, Anadolu ve Süper liselerden mezun bir çok öğrenci bulunmaktadır. Dolayısıyla bu durum, felsefe bölümündeki öğrencilerin alt yapısının kuvvetli olduğuna işaret etmektedir. Tabiî ki bu öğrencilerin kendi kişisel çabalarıyla doğru orantılı bir durumdur. Öğrenciler gün geçtikçe ve ilerleyen sınıflarda alt yapı eksikliklerini tamamlamaktadır. Sonuçta baktığımızda bölümümüz öğrencilerinin diğer bölümlere kıyasla daha iyi durumda olduğunu söyleyebilirim.
Dezavantajlarına gelince bunlar kişinin kendini geliştirmesiyle aşabileceği meselelerdir. Özellikle iş bulma konusunda diğer bölümleri göz önünde bulundurduğumuzda felsefenin diğer bölümlerden daha az avantajlı olduğunu düşünmüyorum.
Geniş ve önemli bir konu olduğunu belirtmekle birlikte bu soruya kendi okuduğum kaynaklardan hareketle cevap vermek istiyorum. Gözlemlerime dayanarak önemli çalışmalar yapıldığını söyleyebilirim. Özellikle son dönemde Anadoludaki üniversitelerde yeterli donanıma sahip akademisyenler bulunduğunu söyleyebilirim. Akademisyen sayısına baktığımızda yapılan çalışmalar yeterli görülebilir. Ama neden daha fazlası daha niteliklileri olmasın diye düşünüyor insan. Tabi ki bizim alanımızda yayın yapmanın zorluğu da göz ardı edilemez. Çünkü felsefe alanında özgün bir malzeme bulmak gerçekten zordur. Bütün bunlara rağmen yayınların daha kaliteli, akademisyenlerin daha başarılı olacağını düşünüyorum. Niceliksel ve niteliksel yönden gelişen yayınların felsefe camiasına ve sosyal yapıya olumlu katkıları olacaktır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar dikkate alınırsa, yalnız felsefecilerin değil tüm yurttaşların ülke meselelerine duyarlı olması gerekir. Ancak bu konularda felsefeciler topluma örnek ve olmalıdır. Çünkü felsefeciler sosyal sorumluluk projesinde önemli noktalardadır. Ben de, sosyal ve akademik yaşantımı bunun üzerine temellendirmeye çalışıyorum.
|
Tüm Hakkı Saklıdır - PAÜ Felsefe Kulübü © 2007 - FelsefeKulubu@pamukkale.edu.tr Site Tasarim ve Kodlama Osman TUTUM ( OsSy ) |