EPİKÜROS:


(M.Ö. 341 - M.Ö. 270)

M.Ö. 341-270 yılları arasında yaşamış ve felsefesi, Hellenistik dönemin diğer öğretileri gibi, daha çok ahlak ağırlıklı bir sistem kurmuş olan Yunanlı düşünür.

Epiküros, varlık görüşünde Milattan önce beşinci yüzyılda Demokritos ve Leukkipos tarafından kurulmuş olan atomcu ögretiyi benimsemiştir. Ona göre, gerçekten var olan herşey, son çözümlemede iki ve yalnızca iki türden şeye indirgenebilir: Atomlar ve boşluk. O, var olan cisimlerin iki türden olduğunu öne sürer. Bunlar, bileşik cisimler ve söz konusu bileşik cisimlerin kendilerinden meydana geldiği birimler olarak atomlardır. Epiküros, işte bu çerçeve içinde, bileşik olmayan cisimlerin, yani atomların, bileşik cisimler dağıldığı zaman yok olarak hiçliğe gitmemek ve tam tersine varolmaya devam etmek durumundaysa eğer, bölünemez ve değişmez olması gerektiğini iddia etmiştir.

Bundan başka atomlar doğaları itibariyle katı ve bölünemez olmalıdır. Şu halde, Epiküros'a göre, evrenin temelinde bölünemez olan atomlar vardır. O, ayrıca, evrenin kendisi sınırlanmamış olduğundan, evrendeki atomların sayısı ve boş mekanın kendisinin de sınırsız olduğunu söylemiştir. Yine, bölünemez olma atomların temel bir özelligidir. Bir atom varlığa gelmiş olamayacağı gibi, yok olup gitmez de. O değişmez, nicelik bakımından artmaz ve azalmaz. Atom homojen bir birimdir. Atomların bundan başka büyüklük, şekil ve ağırlık gibi özellikleri de vardır. Epiküros, atomların büyüklük ve şekil bakımından birbirlerinden farklı olabilmelerine karşi çikar, çünkü atomların farklı büyüklük ve şekillere sahip olabilmeleri, onları sonsuzca küçük ve algılanamaz olan birimler olmaktan çikarir.

Bununla birlikte, Epiküros'a göre, atomlar birbirlerinden ağırlık bakımından farklılaşirlar. O, atomların boşlukta aşağıya doğru düşmeleri ve yukarıya doğru yükselmeye direnç göstermelerinin, ancak ağırlık özelligiyle açıklanabileceğini savunmuştur. Başka bir deyişle, ağırlığı olmayan bir cisim hareket etmeyeceğinden, evrendeki değişme ve bileşik cisimlerin hareket etme olgusunu açıklayabilmek için, Epiküros'a göre, ağırlığı atomların başka bir zorunlu özelligi olarak kabul etmek gerekmektedir.

Buradan da anlaşilacağı gibi, Epiküros'un metafiziğinin atomlar ve boşluktan sonraki üçüncü temel kategorisi, hareket ya da değişmedir. Atomlar her zaman aşağıya doğru hareket etmiştir ve gelecekte de aşağıya doğru hareket edecektir. Bununla birlikte, Epiküros'un atomların hareketine ilişkin açıklaması, atomcu görüşün kurucusu olan Demokritos'un açıklamasından farklılık gösterir. Bunun da nedeni, Hellenistik felsefede pratik felsefenin, dini kaygıların ve ahlakın ön plana çikmasidir. Epiküros, insanda irade ve seçme özgürlügüne açık kapı bırakmak için, Demokritos'un mutlak anlamda determinist bir evren görüşünden belli ölçüler içinde uzak durmuştur.

Demokritos'un görüşünde, atomlar boşlukta yukarıdan aşağıya doğru farklı hızla hareket eder. Atomların hızlarındaki farklılık ise, onların farklı ağırlıklara sahip olmalarından kaynaklanır. Atomlar boşlukta farklı hızlarla hareket ettiklerinden, birbirleriyle çarpisir. Bu çarpismalar ise, tıpkı bilardo toplarının birbirleriyle çarpismalarina benzer. Bu çarpismalar sonucunda atomlar birbirlerinin yönlerini değiştirirler. Her çarpisma evrende yeni bir düzenlemeye ve yeni bileşik cisimlerin doğuşuna yol açar. Evrende duyularımız aracılığıyla tecrübe ettiğimiz tüm değişme ve oluşumlar atomların söz konusu çarpismalarinin ve bu çarpismalara gösterilen zincirleme tepkilerin sonucunda ortaya çikar. Demokritos'un evren görüşü, mutlak anlamda determinist bir evren görüşüdür. Başka bir deyişle, onun görüşüne göre, evrenin belli bir andaki hali evrenin bundan bir önceki halinin zorunlu sonucu olarak ortaya çikar. Buna göre, atomların belli bir andaki konumları, hızları ve onların hangi yönde hareket ettiği bilinirse, gelecekte nelerin olacağı tam bir kesinlik ve dakiklikle bilinebilir. Epiküros ise, bu görüşe karşi, atomların yalnızca aşağıya doğru hareket ettiğini değil, fakat aynı zamanda normal yollarından küçük bir sapma göstererek hareket ettiğini söyler. Böyle bir sapma ortaya çiktiğı zaman ise, tüm atomların yönleri değişir ve dolayısıyla her şey belirlenmiş olamaz. Bununla birlikte, sapmanın bir nedeni yoktur, bundan dolayı gelecekteki olayların seyri önceden bilinemez.

Şu halde, Epiküros'un evren görünüşünde rastlantıya da yer vardır. O, evrenin mutlak anlamda belirlenmiş bir evren olmadığını öne sürmekle birlikte, evrendeki herşeyin maddi bir yapıda olduğu konusunda Demokritos'la uyuşur. Buna göre, ruh ve Tanrı da dahil olmak üzere, evrendeki herşey maddi bir yapıdadır. Cisimler gibi ruhlar ya da zihinler de, maddi nesnelerden başka hiçbir şey değildir. Zihin cisimden, ruh atomu adı verilen özel bir türden atomlardan meydana gelmiş olması bakımından farklılık gösterir. Ruh atomları maddi cisimleri oluşturan sıradan atomlardan, daha ince ve küresel olmak bakımından farklı olan atomlardır. Epiküros'un görüşünde, düşünce türünden zihinsel olaylar da ruh atomlarının çarpışmalarıyla açıklanır.

Atomların bir çarpismasi duyu organını harekete geçirdiği zaman, bu durum ruh atomlarını hareket ettirir ve düşünce bu durumun sonucunda ortaya çikar. Epiküros'a göre, canlı bir varlık ile cansız bir cisim arasındaki tek farklılık cansız varlıklarda ruh atomlarının bulunmadığı yerde, canlı varlıkların ruh atomlarına sahip olmasıdır. Canlı bir varlık, bir insan öldügü zaman, ruh atomları, atomların söz konusu canlıyı meydana getiren düzeninden ayrılıp gider ve geride yalnızca cisimsel atomlar kalır. M.Ö 341-270 yıllarında yaşadığı sanılan Epikuros’un M.Ö 310’da Mytilene’de kurduğu ve M.Ö 306 yılında Atina’ya taşıdığı okul kitaplıkları ve sınıfları ile gerçek bir okul değil, bir kardeşler topluluğudur. Belli bir felsefeyi benimseyenlerin toplandığı bir manastır görünümündedir. Atina’daki bahçe, 2.6 kg gümüş verilip kardeşlerce satın alınarak toplantılar yapılmaya başlanınca buraya “bahçe okulu” dendi. Epikuros, Stoacılığın kurucusu Zenon’dan beş altı yaş büyüktür. Zenon bir asyalıdır. Bahçenin hocası ile belli başlı arkadaşları gibi Atina’nın köklü ailesindendir.

Epikuros’un öğretisi M.Ö 3. Yüzyılda Metrodoros, Hermarkhos, Polystrates tarafından sürdürülür. M.Ö 2. Yüzyılda Apollodoros ve Philodemos Epikuros’un öğretisi yayarlar. Latin ozanı Lucretius’un dizelerinde ve özellikle şeylerin doğası’ında Epikurosçuluğun bilimsel öğretilerine yeniden rastlanır. Epikuros’un çeşitli kesin bilgi biçimleri açıklanır. Bu tür bilgilerin en alt basamağında duyumlar vardır (acılık, tatlılık v.b). en yüksekte ise sezgi bulunur. Epikuros, evrenin yapısını açıklarken Demokritos’un atom kuramını yeniden gündeme getirir:

Evrendeki herşeyi yapan atomlar sonsuz bir devinim içindedirler. Bazen, önceden kestirilmesi olanaksız donanımlar yaparlar. Bunlara “atomların sapması” denir. Böylece Epikuros doğa yasalarının saltık olmadığını, evrende zaman zaman taşmalar bulunduğunu da vurgular.

Ahlakın amacı, acıları ve sıkıntıları ortadan kaldırmak, ruhu dinginliğe ulaştırmaktır. Bilge isteklerini yaparak, onları doyurarak dinginliğe ulaşır. Epikuros ahlakı, amaçta Stoa ahlakına benzer. Ayrılık amaçlardadır. Epikurosçulukta zevkler derece derecedir.