İbn Bâcce ve Farabicilik    


Endülüs felsefe tarihinin ilk mühim filozofu,  şüphesiz İbn Bâcce’dir. Saragossa’da doğdu. Asil adi Ebü Bekr Muhammed b.            Yahyâ b. el-Sâiğ’dir.  Hayatı hakkinda pek az şey bilinmektedir. İşbiliyye’de iken eser yazmaya başlamıştır.


Sonra Gırnata’ya, daha sonra da Fas’a gitmiş ve nihayet orada Murabıtlarin sarayında 1138 yılinda öldüğü söylenmektedir. Fârâbi ve İbn Sina yoluyla Aristo


felsefesine ilgi duymuştur; hatta onun bazı eserleri üzerine şerh yaptığı da söylenmektedir. Böylece Endülüs’te Aristo’yu tanıtan ilk kimse olmuştur. Fakat İbn


Bâcce  saf Aristoculuktan ve İbn Sinâ ziyade daha çok Fârâbi yolunu izlemiş görünüyor. Birçok yönden, ilgi duyduğu tıb, matematik, musiki gibi konular, yaşayış tarzı ve ilmt formasyonu bakımından Fârâbi benzer. Gerek “Tedbiru’l- Mütevahhid


Mütevahhid” ve gerekse “Veda Mektubu” adlı eserlerinden, gerçek felsefenin ve gerçek hayatın münzevi bir adamın felsefesi, ve hayat tarzı olduğunu savunmuştur. Bu süfiyâne felsefe, Gazâli anlayışından ziyade Fârâbi anlayışını yansıtan akli bir münzeviliktir. Eğer, İbn Rüşd’ün dediği doğruysa, İbn Bâcce Gazali’nin tasavvuf anlayışını duygusal bir münzevilik olarak niteler ve basit bir anlayış olarak görür. Gerçek ve Allah, süfilerin            hissiyata dayanan sezgi yoluyla değil, hissi arzularla güdümlü olmayan saf düşüncenin akli sezgisiyle anlaşılabileceğini savunur. Dolayısıyle, İbn Bâcce gerçekten ne Aristocu, ne de Gazzalicidir.  Mantıkta daha bağımsız olmasına     rağmen, metafizik ve ahlak konularında tamamen Fârâbi tesiri altında bir felsefe  yapmıştır. Fârâbi daha kapalı olan noktalar onda daha açıklıkla ifade   edilmiştir. Mesela, Ortaçağ Hıristiyanlığında İbn Rüşd’e maledilen insan akIının, Fa’âl Akıl diye nitendirilen Allah ile birleşebilir görüşü, Fârâbi’de kapalı bir şekilde vardı; fakat onunla çok daha açık bir şekilde izah edilmiştir.


İslâm Felsefesine Giriş- Prof.Dr. Mehmet Bayraktar-Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları